19 Kasım 2024 Salı
30 Ağustos 2024 tarihinde Kara Harp Okulu mezuniyet törenin ardından teğmenler kılıç çatma töreni düzenleyerek “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atmıştı.
Öğrenciler, dönem birincisi Ebru Eroğlu’nun öncülüğünde şu sözlerle hep bir ağızdan ant içmişti: “Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız. Ne mutlu Türküm diyene!” diyerek yemin etmişlerdi.
Bu görüntüler sosyal medya hesaplarında da paylaşılmış, ardından siyasetin gündemine yerleşmişti. Teğmenlerin kılıç çatma törenin ardından iktidar kanadından sert tepkiler gelmiş, teğmenler hakkında önce tahkikat ardından soruşturma yürütülmüştü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bazı istismarcılar ortaya çıkmak suretiyle kılıçlar çektiler. Bu kılıçları kime çekiyorsunuz? Şimdi bunlarla ilgili olarak da gerekli bütün şu anda araştırmalar, hepsi yapılıyor ve oradaki birkaç tane kendini bilmez bunlar da evelallah temizlenecek” diyerek duruma tepki göstermişti.
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları 18 Kasım’da basına yaptıkları değerlendirmede, “organize şekilde hareket eden teğmenler ile kastı, kusuru, ihmali veya sorumluluğu olan diğer personelin” YDK’ya sevk edildiğini söyledi.
Disipline sevk edilenler arasında alternatif yemin törenini organize ettiği iddia edilen teğmenlerle birlikte bölük komutanı, tabur komutanı ve alay komutan vekilinin de olduğu belirtildi.
Sürecin nasıl işleyeceği ile ilgili açıklama ise AKP Grup Başkanı Abdullah Güler’den geldi.Güler incelemenin devam ettiğini söyledi ve “Disiplin yönetmeliği neyi gerektiriyorsa o konuda karar verilecektir.” dedi.Verilecek kararın da yargı denetimine açık olacağına işaret eden Güler şöyle devam etti:
“Henüz ortada bir şey yokken soruşturma, inceleme devam ediliyor. Raporlar hazırlanmış, yüksek disiplin kuruluna arz edilmiş, savunmalarını isteyecek, dinleyecek tahkikatını en geniş doğru şekilde yapacak, ondan sonra gerekli kararını verecek.” dedi
Rize Çayeli’nde gece boyu sağanak etkili olurken, Çarşıbaşı Mahallesi’nde saat 06.00 sıralarında heyelan meydana geldi.
Yamaçtan kopan toprak kütleri bitişik iki apartmanın giriş katlarındaki dairelere doldu.İlk belirlemelere göre evlerden birinde toprak yığını altında kalan 1 kişi hayatını kaybetti.
İhbar üzerine adrese AFAD, itfaiye ve sağlık ekibi sevk edildi.
Yaralananların da bulunduğu binalarda oturanlar itfaiye ekipleri tarafından tahliye edildi.
Çayeli Belediye Başkanı İsmail Hakkı Çiftçi, yapmış olduğu açıklamada;
“Yağmur sürüyor, risk devam ediyor. Geçen olan 4.7’lik deprem toprağı hareketlendirdi” dedi
Türkiye’yi derinden sarsan Yenidoğan çetesi nedeniyle hayatı kabusa dönen bir aile daha ortaya çıktı. Kocaeli’de geçen sene özel bir hastanede dördüz doğum sonrası bebeklerinden 3’ünü kaybeden, birinin de gözlerinde görme kaybı meydana gelen Okutucu çifti, çete ile ilgili açılan dosyaya dahil olmak için avukatları aracılığıyla dilekçe verdi.
KOCAELİ’NDE DÖRDÜZ BEBEK DÜNYAYA GETİRDİ, 3’ÜNÜ KAYBETTİ
Kocaeli’nin Gebze ilçesinde yaşayan Hamide Okutucu, 23 Mayıs 2023’te, Özel Gebze Yüzyıl Hastanesi’ne gitti. Erken doğum yapan Okutucu, dördüz bebek dünyaya getirdi. Erken doğum sebebiyle bebekler kuvöze alındı. Doğumdan 2 gün sonra aile bebeklerden birinin vefat haberini aldı. Birkaç gün sonra da ikinci ve üçüncü bebekleri de hayatını kaybetti. İddiaya göre, doktor tarafından aileye bebeklerde mikrop olduğu ve bunun ırsi olduğu söylendi. Aile, 4’üncü bebeği Cemre’nin kurtulması için çaresizce beklemeye başladı. Bebeğinin durumunun kötüye gittiğini ve vücudunda yanıklar olduğunu gören anne ile baba Okutucu, hastane ve doktor araştırması yaptı.
CEMRE BEBEK HASTANEDE PERİŞAN OLDU
3 ay boyunca entübe edilen Cemre bebek, 112 aracılığıyla Özel Gebze Yüzyıl Hastanesi’nden Medilife Bağcılar Hastanesi’ne sevk edildi. Burada da küveze konulan bebeğin sol gözünde görme yetisi yüzde yüz kaybedildi, ayrıca verilen ilaçlar sebebiyle vücudu güçsüzleşerek yürüme ve hareket etme kabiliyeti zedelendi. Bebeklerinin vücudunda yanık izi olduğunu, kemiklerinin gözüktüğünü söyleyen aile, sorumluların cezalandırılması için geçtiğimiz sene hukuk mücadelesi başlattı.
YENİDOĞAN ÇETESİ İLE İLGİLİ HABERLERİ DUYDUKTAN SONRA BİR KEZ DAHA YIKILDILAR
Bebeklerini toprağa veren aile, SGK’dan günlük 8 bin lira alabilmek için bebekleri yoğun bakımda tutarak ölümlerine neden olan yenidoğan çetesi ile ilgili haberleri duyduktan sonra bir kez daha yıkıldı. Yaşadıkları acı dolu günleri hatırlayan çift, yenidoğan çetesi ile ilgili açılan dosyaya dahil olmak için avukatları aracılığıyla dilekçe verdi.
“ÇOCUĞUM BİR GÖZÜNÜ MEDİLİFE HASTANESİ’NDE KAYBETTİ”
Mağduriyetlerini geçen sene dile getirdiklerini ancak seslerini duyuramadıklarını anlatan Akın Okutucu, “Bir sene önce sizinle röportaj yapıp, bu olayı dile getirmiştik ama sesimizi duyan olmadı. O süreçte sesimizi duyan olsaydı belki de ailelerin başına bunlar gelmeyecekti. Maalesef ki bizim sesimiz duyulmadı. 3 bebeğimi Gebze Yüzyıl Hastanesi’nde kaybettim. Dördüncü çocuğum olan Cemre’yi de oradan almak istedim. Muhammet isimli hoca, 112 ile bağlantı kuracağımı, onun onayı ile bize haber verileceğini söylemişti. 112 ile bağlantı kurduğumda bize yenidoğan çetesi liderlerinden birinin hastanesini tavsiye etmişlerdi. Biz bunu bilmiyorduk. Özel Medilife Hastanesi’ydi. Çocuğum maalesef orada bir gözünü kaybetti. Diğer gözünü de Çapa’daki doktorumuz kurtardı. Sağ olsun, kendisi kızım için her şeyi yaptı. Ben Gebze Yüzyıl Hastanesi, 112 ve Medilife Hastanesi’nin birlikte çalıştığını düşünüyorum” dedi.
“NEDEN BİN TANE HASTANE VARKEN MEDİLİFE TERCİH EDİLDİ?”
Akın Okutucu, 3 bebeğini toprağa verdiğini, diğerinin de çok acılar çektiğini belirterek, “Bunları İhlas Haber Ajansı ile yaptığımızla haberle bir sene önce dile getirmiştik. O zaman önlem alınsaydı belki de bunların hiçbiri olmayacaktı. Özel Yüzyıl Hastanesi bizi oraya sevk etti. Sayın Cumhurbaşkanımız çok sayıda
sayıda hastaneyi hizmete açtı. Neden bin tane hastane varken Medilife tercih edildi? Bu iş bir şebeke. Ben hepsinin en ağır cezayı almasını istiyorum” diye konuştu.
“BİZİ DİKKATE ALSALARDI BU KADAR ÖLÜM OLMAYACAKTI”
Çok acılar çektiklerini söyleyen Hamide Okutucu ise “Geçen sene İhlas Haber Ajansı ile sesimizi duyurmaya çalışmıştık. Sağ olsun, her zaman yanımızda oldular. Onlarla birlikte sesimizi duyurmaya çalıştık. Hiç kimse bizi dinlemedi, ciddiye alınmadık. Belki de dikkate alsalardı bu kadar ölüm olmayacaktı. Biz sadece hastanede bu şekilde tedavi yapan doktorların ceza almasını istiyorduk. Başka ailelerin de bunu yaşaması çok kötü. Ben 3 evladımı toprağa verdim. Biz eşimle hala kendimizi tam anlamıyla toparlayamadık. İnşallah her şey gün yüzüne çıkacak. Hiçbir anne evladını toprağa gömmeyecek. İnşallah canları yanmayacak, çocukları koyunlarında yatacak. Tek istediğim bu” şeklinde konuştu.
“BENİM KIZIMIN CANINI YAKTILAR”
Yaşadıklarını anlatan Hamide Okutucu, sözlerine şöyle devam etti:”Biz Cemre bebeğimizi Gebze Yüzyıl Hastanesinden almak istedik. Doktor vermeyince 112’ye başvuruldu. Muhammet Hoca aradı, ‘Çocuğunuzu Medilife Bağcılar Hastanesi istiyorlar, kabul ederseniz göndereceğiz’ dedi. Bizde ‘Neresi olursa olsun, 3 çocuğumuzu kaybettik. O hastaneden kızımızı almak istiyoruz’ dedik. Medilife Hastanesine gittik. Kızımın gözü görüyordu fakat oradaki ihmalkârlık yüzünden Cemre bebeğimizin gözü kör oldu. Bir gözü görmüyor. Sağlık Bakanlığı açıklama yaptı. Bu hastanelerin yaklaşık 1-1,5 senedir takip edildiği ifade edildi. Biz 1 sene önce haber yaptık. Madem o hastaneler gözetim altındaydı, neden benim kızım Medilife Bağcılar Hastanesi’ne sevk edildi. Benim kızımın canını yıktılar. Benim kızım şuan yürüyemiyor, oturamıyor. 4 ay küvezde kaldığı için ve verilen ilaçlardan yüzünden vücudu güçsüz kaldı. Şuan fizik tedavi görüyor. Benim kızımın kolunu da yaktılar. Artık buna ‘Dur’ diyen olsun. Anneler, babalar acı çekmesin”
“AĞLAMASI İYİDİR İLAÇLARA TEPKİ VERİYOR”
Bebeklerin acısını içinde hisseden Okutucu, “Bebeklere para için ilaç verip, uyutuyorlar. Küvezlerde yapmadıkları işkence kalmıyor. Ben bu haberleri televizyonda izlediğimde aklıma ilk gelen Erdal bebeğim oldu. Mesela Çağla hemşire, bebek acı çektiği için ağladığında ‘Hayvan gibi böğürüyor’ diyor. Benim Erdal bebeğim Gebze Yüzyıl Hastanesinde ölmeden 1 gün önce çok ağlıyordu. Hocaya, ‘Bebeğim çok ağlıyor, dayanamıyorum’ dediğimde bana, ‘Ağlaması iyidir, ilaçlara tepki veriyor’ dedi. Çocuk canı yandığı için ağlıyordu. Bu kadar vicdansızlık olmaz. Ben Cemre bebeğimi oradan aldıktan sonra başka bebeklerde öldü. Ben sesimi duyuramadım. Ben bu hastanenin de bu teşkilatın içinde olduğunu düşünüyorum. Darıca’dan Bağcılar’a kadar çok sayıda hastane var. Araştırılmasını istiyorum. 4 çocuğuma işkence yaptılar bedelini ödesinler, hastane kapatılsın” ifadelerini kullandı.
AİLENİN AVUKATI: DOSYADA BİZİM DE MAĞDURİYETİMİZ VAR
Süreci anlatan Avukat Tayfun Budak ise “Geçen seneden bu yana ciddi gelişmeler oldu fakat Bakanlık nezdinde bir gelişme yok. Bakanlık bizim Gebze Cumhuriyet Savcılığına yaptığımız şikayete cevap vermedi. Biz hatırlatma yazılarını yazdık. Fakat şuanda hala verilen bir cevap yok. Yenidoğan çetesi olarak gündemde olan dosya ile ilgili bizim de mağduriyetimiz var. Cemre bebeğimiz bu çetenin elinde ihmallerine maruz kalmıştır. Bu nedenle sol gözü görmemektedir. İddianamede yapılan değerlendirmede ve şahıslar arasında geçen konuşmalarda görülmektedir ki Cemre bebek ihmallere uğramış ve gözünü kaybetmiştir. Biz o dosyada mağduru olduğumuza dair dilekçemizi göndereceğiz. Buna karşılık orada da bulunacağız ve hakkımızı talep edeceğiz. Sanıkların cezalandırılmasını, en ağır cezayı almalarını, hastanelerin kapanmasını istiyoruz” dedi.
Dün sabah saatlerinde Samsun Vezirköprü’de korkunç bir kadın cinayeti meydana geldi.
Alınan bilgiye göre, hakkında uzaklaştırma kararı bulunan Ö.T. ile ayrıldığı dini nikahlı eşi Huriye Özkan arasında Samsun’un Vezirköprü İlçesi Tikenli Mahallesi’ndeki parkta tartışma çıktı.
Tartışmanın büyümesi üzerine çıkan kavgada Ö.T, Huriye Özkan ve yanındaki kızı N.Ö’yü (17) bıçakla yaraladı. Haber verilmesi üzerine bölgeye gelen sağlık ekiplerince Vezirköprü Devlet Hastanesi’ne kaldırılan yaralılardan Huriye Özkan müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Hafif yaralanan N.Ö. tedavisinin ardından taburcu edildi.
Olay yerinden kaçan Ö.T, polis ekiplerince kısa sürede yakalanarak gözaltına alındı.
Huriye Özkan’ın sosyal medya hesabından yaptığı son paylaşımda, “Dirin beni, ölün cenneti bulamasın” yazdığı görüldü.
Ö.T. ile Huriye Özkan’ın kuzen oldukları öğrenildi.
Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Ö.T. tutuklanarak Vezirköprü M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderildi.
Kaynak: AA
Ardı arkası kesilmeyen kadın cinayetleri,kullanım yaşı gitgide daha da aşağılara inen uyuşturucu madde kullanımı,ne okur ne olmaz bana bulaşmasın diye göz yumulan yanlışlar ve tabii ki son yaşanan olaylar…
Her birimizin bozulan psikolojisi toplumumuzun içinde bulunduğu durumu daha da net bir şekilde gözler önüne seriyor.
Maalesef ki, yaşanan bu acı olaylar, toplumumuzun her kesiminde derin yaralar açıyor ve geleceğe dair umudumuzu zedeliyor.
Kadın cinayetleri ve çocuk istismarlarına karşı durmak, sadece mağdurlar ve aileleri için değil, toplumun tamamı için bir sorumluluktur. Hep birlikte hareket ederek, bu tür olayların önüne geçmek için yasaların daha sıkı uygulanmasını, eğitimle toplum bilincinin artırılmasını ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda daha fazla adım atılmasını sağlamalıyız.
Sosyal medyanın gücünü de kullanarak farkındalık yaratabilir, toplumsal baskının bu tür olayların önünü kesmesi için çalışabiliriz. Birbirimize destek olarak, dayanışma içinde hareket ederek, daha güvenli ve huzurlu bir toplum inşa edebiliriz.
Her birimizin yapabileceği bir şeyler mutlaka vardır; ister bir imza kampanyasına katılmak, ister bir etkinlik düzenlemek ya da sadece çevremizdeki insanları bilgilendirmek olsun, küçük adımlar bile büyük değişimlere öncülük edebilir.
Unutmayalım ki, güçlü bir toplum, en zayıf halkasının gücü kadar güçlüdür. Bir sonra ki katledilen kişinin kim olacağı bilmiyoruz.Belki bu yazıyı yazan ben,belki de yazdıklarımı okuyan siz…
Bu nedenle, birlikte hareket ederek, daha adil ve eşit bir gelecek için sesimizi yükseltmeye devam etmeliyiz.
Şimdi, sesimizi daha gür çıkarmanın tam zamanı!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.