Belediyede görev yapan yüzlerce işçi, aylarca maaş alamamaktan dolayı geçim derdine düşmüş durumda. Ekmek teknesi haline gelen bu işlerde alın teriyle çalışan insanlar, artık evlerine ekmek götürmekte zorlanıyor. Ne yazık ki bu ekonomik dar boğazda belediye çalışanları hayatta kalma mücadelesi verirken, Serhat Türkel’in kamuoyuna yansıyan lüks yaşantısı tam anlamıyla “vicdanları kanatan” bir tablo oluşturuyor.
Aylık 30 milyonluk bir villada yaşadığı iddia edilen Türkel, “şeffaflık” ve “halkçı belediyecilik” sloganlarıyla göreve gelmişti. Ancak geldiğimiz noktada görüyoruz ki, bu söylemlerin altı dolu değil; tam tersine, halka uzak, kapalı kapılar ardında yürütülen bir yönetim anlayışı söz konusu.
Başkan Türkel’in, bir önceki dönemlerde yapılmış olan projeleri yıkma veya işlevsiz hale getirme girişimleri ise tam bir siyasi intikam duygusunun yansıması olarak görülüyor. Atakum’un çehresini güzelleştiren, halkın takdirini kazanmış projelerin neden hedef alındığına dair kamuoyuna doyurucu bir açıklama yapılmış değil.
Belediyecilik, süreklilik gerektiren bir hizmet alanıdır. Halka yapılan yatırım, kimin döneminde yapıldığına bakılmaksızın korunmalı, geliştirilmelidir. Ama anlaşılan o ki, Serhat Türkel’in gündeminde geçmişten devralınan hizmetleri yaşatmak yerine, adeta tarihten silmek var.
Bir belediye başkanının asli görevlerinden biri, meclis toplantılarına katılarak şehir adına alınacak kararlarda aktif rol oynamaktır. Ancak Serhat Türkel’in, bu toplantılara ya hiç katılmadığı ya da çok sınırlı bir katılım sağladığı yönündeki iddialar ciddi bir yönetim zaafını gözler önüne seriyor.
Belediye meclisi, halkın sesinin temsil edildiği, kararların alındığı en önemli kuruldur. Bu kuruldan uzak duran bir başkan, halktan da uzaklaşmış demektir. Şeffaflık vaat eden bir yönetimin, hesap sorulacak ortamları bu denli ihmal etmesi, sorumluluktan kaçışın açık bir göstergesidir.
İddialar sadece lüks yaşam veya proje yıkımlarıyla sınırlı değil. Türkel’in kendi çevresinden, yakın ilişkileri olan kişileri belediyeye alması, liyakat esaslı bir yönetim anlayışının yerle bir edildiğini de ortaya koyuyor. Bu durum, zaten ekonomik darboğazda olan belediyenin daha da kötüye gitmesine neden olurken, kamu kaynaklarının ne denli doğru yönetildiği sorusunu da gündeme taşıyor.
Atakum, her dönem Karadeniz’in en gelişmiş ilçelerinden biri olarak örnek gösterilmiştir. Ancak bugün belediyenin borç batağına saplanmış hali, çalışanların maaş alamadığı bir ortam, keyfi yönetim iddiaları ve halktan kopmuş bir başkan profili, ilçeyi çok farklı bir noktaya sürüklüyor.
Sayın Türkel’e açık bir çağrıda bulunmak gerekiyor:
Seçimi kazanmak bir başarıdır, evet. Ama asıl mesele, halkın güvenini kazanmak ve bunu sürdürebilmektir. Serhat Türkel’in yönetimindeki Atakum Belediyesi, bugün bu güveni ciddi şekilde yitirmiş durumdadır. Halkın vergileriyle ayakta duran bir yönetimin, halka bu denli yabancılaşması kabul edilemez.
Zira Atakum’un bir tek sahibinin olduğunu unutmamak gerekir: O da halktır.
GÜNDEM
4 gün önceGÜNDEM
4 gün önceUNCATEGORİZED
14 gün önceGÜNDEM
17 gün önceSİYASET
19 gün önceSİYASET
19 gün önceGÜNDEM
28 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.